Damar Tıkanıklıklarının Tedavisinde Devrim
Periferik Damar Hastalığı Nedir?
Dokuz Eylül Üniversitesi Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özalp Karabay Periferik damar hastalığının genel olarak ayak damarlarının tıkanıklığı olarak tarif edildiğini söyledi. Periferik damar hastalığının, kalp ve beyin dışındaki tüm kan damarlarının(atardamar) hastalıklarını ifade ettiğini belirten Prof. Dr. Karabay, “Sıklıkla karşılaşılan neden ateroskleroz yani damar sertliğidir. Genelde 50 yaş üzerindeki erkeklerin yüzde 5 ile 15’i, 70 yaş üzerindekilerin ise yüzde 20’den fazla oranda periferik damar hastalığı bulunduğunu belirtdi.
Önemli bir özelliği sessiz seyretmesi olup; periferik arter hastalığına sıklıkla koroner damar hastalığı ve şah damar hastalığı eşlik ettiğinden, bu hastalık tablolarına bağlı olarak ciddi sorunlar ve hayati risk taşımakta ,kişilerin kaybadilmesine neden olabilmektedir.” dedi.
Yaş ve Risk Faktörleri Damar Tıkanıklığını Artırır mı?
Damar sertliğinin genç yaşta başladığını ve kişinin yaşı arttıkça risk faktörlerinin varlığı ile birlikte giderek yükseldiğini belirten Prof. Dr. Özalp Karabay, “Kan damarı içinde kanın akışı ırmakta akan suyun akışı gibidir. Ortada çok hızlı akış varken, kenarda akış yavaştır. Irmak kenarında çöplerin birikmesi, kıyıya vurması gibi kanda yüksek olan yağlar da damarın duvarında ve özelliklede çatallanma dediğimiz ikiye ayrılma bölgelerinde daha yoğun bir şekilde birikir. Birikim sonucu damar duvarının çapının giderek daralması hatta tam tıkanmasına neden olur. Damar çapını daraltan bu yapı "plak" olarak isimlendirilir.
Kolesterol birikimine bağlı vücut damarlarında tam tıkanıklığa kadar gidebilen daralma
Plak büyüdükçe gerilmeye bağlı olarak damar içinde plak yırtılması ve buna bağlı "ülser" denilen, damarın tıkanması ile enfarktüs gelişimine yol açabilen damar içi yaralar oluşur. Diyabet , kolesterol yüksekliği, sigara, obesite, hipertansiyon, erkek cinsiyet , hareketsizlik gibi risk faktörleri ve yaşın ilerlemesi damar hastalıklarının daha yüksek oranlarda görülmesine neden olmaktadır.
Risk Faktörleri İçin Neler Yapılabilir ?
Sağlıklı bir damar yapısı için düzenli egzersizin sürekli olması yaşam tarzının bir parçası haline gelmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Özalp Karabay, “Egzersiz ile damarın genişleyip daralabilme yeteneği korunur. Yine damar duvarını aşırı derecede geren hastalıklardan örneğin yüksek tansiyondan normal tansiyon değerlerine inerek kurtulmak doğru davranış olacaktır. Damar duvarının genişleyebilme yeteneğini etkileyen şeker hastalığı gibi hastalıklar da ciddi bir şekilde tedavi edilmelidir. Sigara bırakılmalı, hatta sigara içilen ortamlara bile hiç girilmemelidir. Kandaki yağ miktarını düşük tutmakta hastalığı sınırlandıracaktır” dedi.
Damarların Tam Tıkanıklığı Ameliyatsız Açılabilir mi?
Prof. Dr. Özalp Karabay ayak atardamarları yüzde 100 tıkalı olan hastalarda cerrahi müdahale (bypass) yapılmadan, ülkemizde uygulanan FDA onaylı yeni bir teknikle damar açılmasının sağlandığını söyledi. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özalp Karabay; bu yöntemin ülkemizde ve ilk olarak da Ege Bölgesi’nde uygulandığını belirterek “ Bu yöntem tam tıkalı ayak atardamarlarının gelişen teknolojik ilerlemeler ile açılmasını, kan dolaşımının sağlanmasını, ayakta kangren oluşumunu ve ayağın ampute edilmesini ( kesilmesini) büyük ölçüde ortadan kaldırılmasını sağlayan yeni bir teknolojik girişimdir.
Tam Tıkalı Damarların Açılmasında Kullanılan WILDCAT ve KITTYCAT Kataterleri
Her Damar Tıkanıklığında Uygulanabilir mi?
Periferik Arter Hastalığı olan hastalarda uygulamaya başladığımız bu teknoloji ile hastalara açık ameliyata alternatif, modern tıbbın gelişmelerine paralel olarak kronik tam tıkalı damarlarda % 90 oranında tam açılmayı sağlayan yeni bir yöntem olarak uyguluyoruz. Bu teknoloji ile birçok hasta eski sağlığını tekrar kazanmaktadır” dedi. Gangrene olmuş veya ileri derecede beslenmesi bozulmuş damarlarda, yeniden canlanma çok kısıtlı olduğundan bu duruma gelmeden daha erken dönemlerde damar da kan dolaşımını eldeki tüm olanaklarla yeniden tesis edilmesi gereklidir. Aksi halde beslenme bozukluğuna bağlı gelişen gangren tablosu uzuv kaybına yol açabilmektedir.
Uygulamanın Özelliği ve İncelikleri Nelerdir?
Yöntemin uygulanış şeklini anlatan Prof. Dr. Karabay şunları söyledi. “ Yöntem kasıktan girilen küçük bir delikten kataterin ilerletilip tıkalı alana gelindiğinde, özel üretimi yapılan ve son derece hassa olan kataterin motorlu sistemi ile tıkanıklığın –damara zarar vermeden ve damarın yırtılmasına yol açmadan- açılmasına dayanıyor.
Bu işlemde yüksek oranda başarı , ancak bu konuda özel eğitim almış hekim tarafından cihazın çalışma prensiplerine tam olarak uyulması ve hastanın operasyon için iyi değerlendirilmesiyle elde edilebilmektedir.
Dizaltında tam tıkalı damarların anjiografik görüntüsü
Dizaltında tam tıkalı damarların açılmasından sonraki anjiografik görüntüsü
İşlemin Üstünlükleri ve Taburculuk Süresi Nedir?
Bu yöntemi diğer periferik aterektomi kataterlerinden farklı kılan özellik ise; iyi bir öndeğerlendirme yapılmış olgularda genel anesteziye gerek olmadan lokal anestezi ile ayaklarındaki atardamarı kronik ve yüzde 100 tıkalı olan , hiçbir girişim ile açılamayan hastalara uygulanabilmesi, damarın tam açılarak kan dolaşımının cerrahi gerektirmeden % 90 gibi yüksek oranda sağlanmasıdır.
Hasta ertesi gün taburcu edildiği için hastanın hastanede kalış süresi kısalmakla birlikte, işlem sonrası tıkalı ayak damarlarının tam açılması ile hastanın günlük yaşam kalitesi de belirgin olarak artmaktadır.
Ülkemizde 2015 Temmuz ayından bu yana; % 100 kronik olarak tıkalı ayak damarlarına uyguladığımız en son teknolojik bu yöntemi 162 hastaya % 90 başarı oranı ile uyguladık. Uygulamada en önemli nokta ; distal yatak dediğimiz uç kısımlarda sağlıklı damar yapısının olması bu teknolojik işlemin uygulanmasına ve başarılı olunmasına olanak vermektedir.
Hasta seçiminde ve işlemin uygulanmasında ; tecrübenin ışığında titiz çalışma ile % 90 gibi yüksek oranda tıkalı damarların açılmasında başarı elde edilmekte ve hastalarımız sağlıklarına kavuşabilmektedirler.