Prof. Dr. Özalp Karabay, "Varisten korunmanın da varis şikayetlerini azaltmanın da tek yolu bol hareket ve bol yürüyüştür. Toplardamarlarımızın kalbi baldır kaslarımızdır.
O nedenle baldır kaslarımıza 'ikinci kalp' diyoruz. Atardamarı kalp nasıl pompalıyorsa, kirli kanı da geri döndüren baldır kaslarıdır" diyor.
Bacaklarımızda cildimizin hemen altında beliren örümcek ağına benzer görüntülerden, dışarı fırlayan boğum boğum damarlanmalara, morumsu lekelerden açık yaralara kadar çok geniş bir yelpazede karşımıza çıkan varis, estetik bir sorun olmanın çok ötesinde ciddi bir sağlık sorunu; atardamarlarımızın kirli kanı geriye gönderemediğinin açık bir işareti. Özel Gazi Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Klinik Şefi Prof. Dr. Özalp Karabay, varisin oluşum mekanizması hakkında bilgi verirken, ısrarla bir noktanın altını çiziyor: "Hareket edin, varisten korunun..."
-Varis nedir? Nasıl oluşur?
Ayaklarımızda yer alan toplardamarlar tarafından kalbe pompalanamayan kirli kanın toplardamarlar içerisinde birikmesi varis hastalığına yol açmaktadır. Kan birikmesi nedeniyle toplardamarlarda yüksek tansiyon oluşmaktadır. Bu hastalık insanda şiddetli ve ciddi ayak ağrıları, şişliklere yol açarken, bir müddet sonra da kılcal damarlardan başlayarak ciddi varislere kadar giden tablo karşımıza çıkmaktadır.
-Varis ne sıklıkta görülen bir hastalık?
Varis, dünyada olduğu gibi ülkemizde de oldukça sık görülen bir hastalık. Özellikle ileri yaşlarda, değişik derecelerde yüzde 70'lere varan sıklıkta görülebiliyor. Ancak yeterince farkındalık oluşmadığı için varis semptomları olan kişilerin yüzde 90'ından fazlası hiçbir tedavi almıyor.
Varis gelişmiş ülkelerde çok yaygın. Örneğin Yeni Gine'de kadınların binde 1'inde görülürken, Amerikalı kadınlarda bu oran yüzde 70'lere çıkıyor. Gelişmişlik varisi körüklüyor maalesef. Bunun en büyük nedeni hareketsizlik ve beslenme problemleri. Varis; kadın cinsinde yaygın, yaş arttıkça varis de artıyor.
-Varisin tedavi edilmemesi ne gibi sakıncalar doğurabilir?
Varis tedavi edilmediği zaman, ayakta lekelenmeler ve ciddi yaralar oluşabiliyor. Bu yaralar oluştuğu zaman da hastalar sosyal açıdan izole oluyorlar, toplumdan uzaklaşabliyorlar.
-Risk faktörleri nelerdir?
Temel risk faktörleri;
* Ä°leri yaÅŸ
* Şişmanlık
* Hareketsizlik
* Geçirilmiş travmalar
iken, en önemli etkenler; genetik yatkınlık ve çalışma koşullarıdır. Çok uzun süreler ayakta durmak veya hareketsiz kalmak varisin en önemli nedenleri.
-Uzun süre ayakta veya hareketsiz kalmak, varisi nasıl tetikliyor?
Baldır kaslarımız, toplardamarlardaki kan dolaşımını sağlamak için pompa görevi görüyor.
Oturan veya sabit şekilde ayakta duran kişilerde bu baldır kasları çalışmadığı için kan ayaklarda gölleniyor. Kan göllendiği zaman damarları şişiriyor. Şişirdikçe toplardamarlar içindeki kapakçıklar bozulduğu için de kan göllenerek gittikçe varis haline dönüşüyor. işin temel mekanizması bu. O nedenle ofiste çalışanlar, berberler, öğretmenler gibi uzun süre sabit şekilde ayakta kalanlarda önerilerimiz var.
Sporu, özellikle yürüyüşü baldır kaslarının sağlıklı pompalaması için istiyoruz. Bu baldır kasları ne kadar zayıf olursa pompalama gücü o kadar azalacağı için veya baldır kaslarınız güçlü olsa bile onu harekete geçirmiyorsanız, ofiste sabit oturuyorsanız, ya da ayakta sabit duruyorsanız basınç artacağı için varis oluşumuna zemin hazırlamış oluyorsunuz.
-Bazı meslekleri icra edenler, varis açısından özellikle risk altında olmalı...
İşi gereği çok uzun süre oturanların, hele hele çok uzun süre ayakta duranların; berberlerin, öğretmenlerin, tezgahtarların, cerrahların bir meslek hastalığı olarak varise yakalanmama şansları yok gibi bir şey. Onun için hareket etmek, ayak kaslarının üzerine kalkmak veya koruyucu çoraplar kullanarak o bölgedeki basıncı azaltmak zorundayız.
-Varis hangi belirtilerle ortaya çıkıyor?
Varisin varlığından söz edebilmek için varisin gözle görünür olması gerekmiyor. Örneğin hiçbir muayene bulgusu olmamasına rağmen
* Bacaklarda ağırlık,
* Çok şiddetli bacak ağrısı,
* ÅžiÅŸkinlik,
* Gece krampları
gibi şikayetler varis başlangıcıdır. Hastalık başlamış, ilerliyor demektir. Bu kişiler, akşama doğru ayaklarının artık ayakkabıya sığmadığını, ayaklarını uzatınca rahatladıklarını söylerler. Hasta grubunun büyük çoğunluğunu da bu kişiler oluşturur. Bu aşamada alınacak basit önlemlerle hem hastalığın ilerlemesini önlemiş hem de daha konforlu, rahat bir hayat yaşama şansını elde etmiş oluruz. Baldır kaslarını geliştirecek basit bir yürüyüş veya bisiklet sporu ile hastalık önlenebilir, geciktirilebilir, şikayetler asgariye indirilebilir.
"Bu damarlarımız altın değerinde"
Türkiye'deki kalp ve damar cerrahisi uzmanları tarafından 1998 yılında kurulan ve şu an 650 kalp ve damar cerrahının üye olduğu Ulusal Fleboloji (Varis) Derneği Başkanı Prof. Dr. Özalp Karabay, varisin önlenmesine yönelik tedbirlerin ve gerektiğinde tedavinin asıl amacının kişinin damarlarının sağlıklı kalmasını sağlamak olduğunun altını çiziyor. Prof. Dr. Özalp, "Varise neden olan bu damarlar, her iki ayağımızda sağlıklı kaldıklarında bizim için altın değerinde olup koroner by-pass için ve vücudumuzdaki değişik damar ameliyatlarında gerektiğinde kullanılan en önemli damarlardır. İyi bir muayene olmadan ve dopler yaptırmadan bu toplardamarlarımızı en küçük bir varis oldu diye cerrahi olarak tedavi ettirmemeliyiz. Ancak ilerlemiş bir varis kişide çok belirgin şikayetler oluşturuyorsa ve damar yapısı iyici bozulmuşsa bu varislerin cerrahi tedavi yapılması uygundur" diyor. Gerektiğinde yapılmak koşuluyla, ameliyatın hem kesin çözüm hem de en iyi seçenek olduğunu dile getiren Prof. Dr. Özalp Karabay, varis tedavileri hakkında da şu bilgileri veriyor: "Varis tedavisinde klasik cerrahi artık eskisi kadar sık uygulanmamaktadır. Onun yerine lazer ve radyofrekans dediğimiz daha modern girişimler tedavide yerine almış bulunmaktadır. Lazer ve radyofrenkansta herhangi bir kesi yapılmadan bir katater yardımı ile varislerin oluştuğu damar enerji kullanılarak yok edilmektedir. Ve hasta aynı gün evine taburcu edilmekte, kısa süre içerisinde de işine dönebilmektedir. Küçük kılcal damarların tedavisinde köpük tedavisi ve dışarıdan lazer ve radyofrekans tedavisi de çok iyi sonuçlar vermekte, özellikle bayanları kozmetik açıdan memnun etmektedir."
Varis çorapları basıncı düşürerek ayağı rahatlatıyor
Tedavide varisin yol açtığı şikayetleri azaltmak ve ilerlemesini durdurmak için kullanılan varis çorapları hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Özalp Karabay, "20-25 milimetre civa basınçlı bir çorabı giydiğimiz zaman, toplardamarlarımızdaki basıncı o oranda düşürebiliyoruz. Örneğin ofiste otururken 20'lik bir varis çorabı giydiğimizi düşünelim. Otururken ayağımızdaki basınç 50 ise, 20'lik çorapla basınç 30'a düşer ve varisi önlemiş olursunuz. Çok ayakta duran kişilerde de yine 20'lik, 30'luk bir çorapla basınç bir parça düşer ve ayak rahatlar" diyor.