VARİSLERİMİZ ve TEDAVİSİNDE LAZER KULLANIMI
Ulusal Varis Derneği (Fleboloji) Üyesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Kalp Damar Cerrahi AD Öğretim üyesi Prof.Dr. Özalp Karabay, sürekli ayakta durarak veya masa başında oturarak çalışan meslek gruplarının özellikle bayanlarda daha yüksek oranda olmak üzere varis açısından risk grubunda yer aldığını söyledi. Ayaklardaki toplardamarlarda kirli kanın birikmesiyle oluşan varisin kişilerde ayak yaraları, ağrı, hareket kısıtlılığına yol açtığını belirten Prof Dr Karabay, kişilerin varisten basit önlemlerle korunabileceğini ve gerekli durumlardada başarıyla operasyonlarının yapıldığını söyledi.
Türkiye’deki Kalp ve Damar cerrahı uzmanları tarafından 1998 yılında kurulan ve şu an 650 kalp ve damar cerrahının üye olduğu Fleboloji (Varis) Derneği Başkanı Dokuz Eylül Üniversitesi Kalp Damar Cerrahi AD öğretim üyesi Prof.Dr. Özalp Karabay, varisin oluşum nedenlerini, tedavisini, topluma ve ülkeye getirdiği olumsuzlukları anlattı.
VARİS NASIL OLUŞUR, NASIL KORUNURUZ
“Ayaklarımızda yer alan toplardamarlar tarafından kalbe pompalanamayan kirli kanın kapaklarda bozulma nedeniyle toplardamarlar içerisinde birikmesi ve bununsonucunda toplardamarların genişlemesi varis hastalığına yol açmaktadır. Kan birikmesi nedeniyle toplardamarlarda yüksek tansiyon oluşmaktadır. Bu hastalık kişide ciddi ayak ağrıları, şişliklere yol açarken, bir müddet sonra da kılcal damarlardan başlayarak ciddi varislere kadar giden tablo karşımıza çıkmaktadır. Toplardamarlardaki tansiyonu düşürmenin en kolayı hareketli olmak,yürüyüş yapmak, bisiklete binmektir.
Varis hastalığı daha çok kadınlarda sık olarak görülüyor. Yaşla birlikte sıklığı artıyor. Örneğin 60 yaş üzerindeki erkeklerin yaklaşık yarısında, kadınlarında yüzde 60-70’nde varis hastalığı görülmektedir.
Hastalık büro çalışanlarında ya da uzun süre ayakta çalışanlarda görülüyor. Baldır kasları pompa görevi görerek kirli kanı kalbe göndermektedir. Oturan ve ayakta sabit duran kişilerde bu pompa sağlıklı çalışmadığı için kirli kan toplardamarlarda birikerek damarlarda varis gelişimini kolaylaştırır.
Variste genetik yatkınlık çok önemlidir. Anne ve babada varis varsa çocuklarında da yüzde 90 varis bulunmaktadır. Hamilelikte doğum sayısıyla paralel olarak varis sıklığı artmaktadır. Büfe çalışanı , berber,tezgahtar, hemşire, ofis çalışanı, öğretmen gibi uzun süreli ayakta yada hareket kısıtlılığı yapacak şekilde oturarak çalışan meslek gruplarında varis açısından riskli grupta yer almaktadırlar.
HASTALARIN YÜZDE 90’DAN FAZLASI TEDAVİ EDİLMİYOR!
Tüm dünyadaki nüfusun yüzde 50 ve 70’ni ilgilendiren değişik derecelerde varis hastalığı gereken önemi göremezken, hastalar da gerekli tedavileri alamamaktadır. Yurt dışında yapılan bir çalışmada, varis hastalığı olan olguların yüzde 93’lük gibi büyük kısmı hiçbir tedavi görmediğini ortaya çıkartmıştır. Bizde ise bu durumun daha yukarılarda olduğunu ve ciddi bir sağlık sorunu oluşturduğunu düşünmekteyiz. Bunun en önemli nedenlerden birisi hastalığın iyi tanımlanamaması, çok yavaş ilerleyerek yıllar içerisinde bulgu vermesi, bu arada diğer branşlarda tedavi arayışına girilmesi ve zaman kaybedilmesidir.Varis başlangıcında hemen kalp damar cerrahlarına başvurulması gerekmektedir. Böylece hastanın hem yaşam kalitesini yükseltmek, hem de varislerin gelişmesini azaltmak mümkün olmaktadır. İleri evre varislerde akciğere pıhtı atma riski de bulunduğundan tedavisinde gecikilmemesi gerekmektedir.
TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Varisin tanısında bu konuda uzmanlığı olan kalp ve damar cerrahının yapacağı fizik muayenenin yanı sıra dopler ile inceleme bütün bulguları bize verebilmekte ve yapacağımız tedavi konusunda da yardımcı olmaktadır. Tedavide öncelikle yaşam tarzımızı değiştirmeliyiz. Daha çok sportif faaliyetlerde bulunmalıyız. Hareketsiz kalmamalıyız. Topuklu ve dar giysilerden kaçınmalıyız. Sıcağın yan etkilerinden korunmak için soğuk duş, denize girme faaliyetlerde bulunmalıyız. Uzun süreli ayakta çalışan ve ofis çalışanlarının kompresyon çorabı kullanması faydalı olup bu kişelerdeki varis gelişimi aşağıya indirmekte, şikayetlerinin bir çoğunun da ortadan kaldırabilmektedir.
“Varis hastalıklarında gerekli durumlarda cerrahiden kaçınılmamalıdır. Son yıllarda bu konuda büyük gelişmeler vardır. Klasik cerrahi tedavi yöntemi artık eskisi kadar sık uygulanmamaktadır. Onun yerine lazer ve radyofrekans dediğimiz daha modern girişimler tedavide yerine almış bulunmaktadır. Lazer ve radyo frenkansta her hangi bir kesi yapılmadan bir katater yardımı ile varislerin oluştuğu damar enerji kullanılarak yok edilmektedir. Ve hasta aynı gün evine taburcu edilmekte kısa süre içerisinde işine dönebilmektedir. Küçük kılcal damarların tedavisinde köpük tedavisi ve dışırıdan lazer ve radyo frekans tedavisi de çok iyi sonuçlar vermektedir. Özellikle bayanların kozmetik açıdan memnun etmektedir”
Damar İçi Lazer Tedavisi (EVLT) nedir?
EVLT varise neden olan toplardamarın, iz bırakmadan ve ameliyatsız lazer ışınları kullanarak içten yakılması yöntemidir. Bu teknik ile varise ve ağrıya neden olan bozulmuş ve hasarlı damar ameliyata gerek kalmadan lazer ile içten yakılarak tam bir iyileşme sağlanır. Hastalığın yüzeysel damarlarda oluşturduğu etki kaybolur. Varisler büyük oranda kendiliğinden geçer. Çok geç kalınan vakalarda ise tamamlayıcı olarak Ultrasonografi rehberliğinde Köpük Skleroterapi ve dışarıdan lazer işlemi uygulanabilir.Lokal anestezi ile müdahale odasında yapılabilmesi , kısa ve büyük ölçüde ağrısız bir iyileşme dönemi olması gibi avantajları bulunmaktadır. Varislerin lazer Tedavisi genellikle 1 saatten az bir sürede yapılıyor ve hasta müdahele odasından yürüyerek çıkıp aynı gün evine dönebiliyor. Günlük normal aktivitelerini hemen yapabilen hastalar eğer çalışıyorlarsa kısa süre içinde işlerine başlayabiliyor.
Lazer ile Kılcal varislerin tedavisi
Özellikle bayanlarda kötü görünümü nedeniyle rahatsızlık yaratan kılcal varislere yönelik cilt üzerinden uygulanan lazer oldukça doyurucu iyi sonuçlar alınmaktadır.Kılcal varisler ciddi bir hastalık olmamasına rağmen tedaviye alınan hastaların büyük kısmı var olan sızlamaların düzeldiğini tarif etmektedir. Fiziki anlamda ciddi sorun yapmasada özellikle görsel açıdan ve kendini iyi hissetmek bakımından kılcal varisler sosyal sorun olabilmektedir.
Kılcal Varislere Lazer uygulama
Kılcal varis tedavisinde yaygın kullanılan yöntem olarak ön plana çıkan Lazer ile tedavi yönteminde; enerji taşıyan ışığın damara uygulanması ile yoğun ışığın daha koyu renkli olan varis tarafından tutularak ısınıp yok olması prensibine dayanır.70-90 dereceye kadar ısınan damar duvarı ve içindeki kan hücreleri tahrip olur ve vücut tarafından taşınarak yok edilir.Uygulanan kılcal varis için kalıcı tedavi sağlar yani tedavi olan damar sonsuza kadar kaybolur . Lazerle kılcal varis oluşumlarının tedavisi her hastanın lezyonlarına göre kişiye özel planlanmalıdır. Farklı hastalarda lezyona göre lazer enerjisinin dozu kişiye özel ayarlanır ve seans aralıkları bir kaç haftadan bir kaç aya kadar değişebilecek şekilde yine kişiye özel ve lezyonun özelliklerine göre belirlenir. Genellikle lazerle varis tedavisinde tekrarlayan seanslara ihtiyaç duyulmaktadır.
Tedavi edilmeyen kılcal varisler giderek daha hızlı yaygınlaşmaktadır bu sebeple var olanların tedavi edilmesi yaygınlaşmayıda engeller.
Kılcal Varislerin görünümü Lazer ile kılcal Varis Tedavisi
Kılcal Varislere uygulanan Lazerin üstünlükleri;
*Uygulama kolay ve ağrısızdır,uyuşturucu ve narkoz uygulanmaz.
*İstirahat gerektirmez,tedavi süresince hasta işine devam eder
*İz bırakmaz
*Tedavi süresince ve sonrasında bandaj veya varis çorabı kullanılmaz.
*Tedavi başarı oranı yüsektir , daha az tekrarlama olasılığı vardır.
* İşlem sonrası hasta memnuniyeti çok yüksekdir.
* Başarı oranı %93-100 arasındadır
Lazer ablasyon teknolojisinin getirdiği imkanlar deneyimli ellerde varis tedavisinde devrim niteliğinde bir değişiklik yapmıştır. Dünyada son yıllarda Endovenöz Lazer Ablasyon tekniği ile varis tedavisi, yüzyıldır uygulanan ameliyat sayılarını geride bırakmıştır.
Doktorların ve hastaların bu yeni tekniğe büyük rağbet göstermesi Varislerde Endovenöz Lazer Ablasyonun daha az yan etkili, daha kolay, daha hızlı ve hepsinden önemlisi daha başarılı bir yöntem olmasıdır.
Varis hastalığının asıl sebebi damarlarda oluşan yapısal bozukluğa bağlı olarak toplardamarlarda genişleme ve kapaklardan geri kaçışın olmasıdır. Doppler incelemede varise neden olabilecek tüm kaçış noktaları detaylı olarak tespit edilir ve tüm hasarlı damarlar tedavi edilir. Bu şekilde hastalığın tekrarlamasının da önüne geçilmiş olur.
Varis şikayeti olan olguların hastalığın tüm aşamalarında hem koruyucu hemde tedavi olmak amacıyla sorunlarını ihmal etmeden tedavilerini yaptırmaları gerekmektedir.
BU DAMARLAR ALTIN DEĞERİNDE, GEREKSİZ VARİS AMELİYATLARINDAN KAÇININ
Varis olgularına kompresyon çoraplarının yanı sıra şikayetlere yönelik ilaç tedavisi de verilmektedir. Buradaki asıl amacımız kişinin damarlarının sağlıklı kalmasını sağlamamızdır. Varise neden olan bu damarlar, her iki ayağımızda altın değerinde olup koroner by-pass için ve vücudumuzdaki değişik damar ameliyatlarında gerektiğinde kullanılan en önemli damarlardır. Bu damarımızı varisten korumak ve gerektiğinde kullanılmasını sağlamak için risk faktörlerini azaltmamız, spor yapmamız, varis çorapı kullanmamız her yönüyle çok önemlidir. Buradaki bir mesajımız da iyi bir muayene olmadan ve dopler yaptırmadan bu toplardamarlarımızı en küçük varis oldu diye cerrahi olarak tedavi ettirmemeliyiz. Ancak ilerlemiş bir varis kişide çok belirgin şikayetler oluşturuyorsa ve damar yapısı iyici bozulmuşsa bu varislerin tedavisının yapılması uygundur.